SON DAKİKA
Hava Durumu

Dikkat Dağınıklığının Sebebi: Bağlanma Sorunları

Yazının Giriş Tarihi: 01.11.2025 19:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.11.2025 19:48

Dikkat Dağınıklığının En Az Konuşulan, En Yaygın Sebebi: Bağlanma Sorunları

Çağımızın en yaygın sorunlarından biri dikkat dağınıklığı.

Çoğu kez erken yaşta ilaçla tedavi edilmeye başlanan, büyük oranda nörolojik bir bozukluk olarak görülen bir sorun.

Peki, vakaların hepsi gerçekten nörolojik kökenli mi?

Cevap: Elbette hayır.

Modern insan, kolay, gerçek dışı ve emeksiz çözümlerin esiri haline geldi.

Anlık çözümün yatıştırıcı cazibesi, uzun vadeli çabadan kaçışı ve yan etkilerin bedelini görmezden gelen bir duyarsızlığı besliyor.

Mucizevi hız arzusu, kolay ama bedeli yüksek bir yaşam biçiminin şuursuz girdabına hepimizi çekiyor.

Hayattan çok şey bekliyor, ama kendimize yük olacak her şeyden kaçıyoruz.

Oysa kas sistemi bile, ağırlık kaldırmadan ve düzenli idman yapmadan güçlenmez.

Hayatın temel yasalarından kaçtığımızda, tuzaklarına da kolayca düşeriz.

Dikkat dağınıklığı çoğu zaman bir nörolojik bozukluk değil, bağlanma sorunlarının yansımasıdır.

Bazı ciddi gelişimsel rahatsızlıklar dışında kalan birçok vaka bu gruba girer.

Gezegenimiz bile Güneş’in etrafında mükemmel bir düzenin parçası olarak döner.

Yörüngeden çıktığında dağılması, uzay boşluğunda kaybolması ve başıboş dolaşması kaçınılmazdır.

Güneş’i ebeveyn, Dünya’yı ise çocuk gibi düşündüğümüzde, düzeni aksatan her etken ilişkinin doğasını da bozar.

Değişen ebeveyn tutumları, maskülen otoritenin yerini feminen otoritenin alması, hatta güç merkezinin büyük oranda çocuğa geçmesi;

okullarda “veli memnuniyeti” baskısıyla öğretmenlerin yetkilerini kullanamaz hale gelmesi —

çocukların içsel disiplinini, duygusal regülasyonunu, grup aidiyetini, sorumluluk bilincini ve çevreye duyarlılığını ciddi biçimde zedeledi.

Oysa aidiyet, ruhun özgürleşeceği ve kök salacağı en sağlam zemindir.

Bu zeminin yoksunluğu, anlam arayışını baltalayan en yıkıcı darbedir.

Ve bu yıkımın merhemi olarak kullanılan anlık stimülasyonlar — ekranlar, oyunlar, dopamin döngüleri —

gerçek bir uğraşın, emeğin ya da oyunun yerine geçen “oyalanma biçimlerine” dönüştü.

Oysa yaşam, bir “vakit öldürme yeri” değil, “değer yaratma arenası” olarak karşımıza çıkar.

Dikkat, insanın ruhsal pusulasıdır.

Ne yöne baktığımız, aslında neye bağlandığımızı gösterir.

Bu nedenle dikkat dağınıklığı sadece zihinsel bir sorun değil, ruhun yönünü kaybetmesidir.

Kendisiyle teması zayıflayan biri için her görev bir eziyete dönüşür.

Çünkü kendinden kaçan, görevden de kaçar.

Dikkatin dağılması çoğu kez bir parçanın eksikliğine verilen doğal bir tepkidir.

Zihin dağılır çünkü kalp dağılmıştır.

Zihin yönsüzleşir çünkü ruh köksüzleşmiştir.

Ve bu köksüzlük halini çoğu zaman teknolojiyle, dopaminle, meşguliyetle örtmeye çalışırız.

Dikkat dağınıklığı, çağımızın en gürültülü sessiz çığlığıdır.

Bir beyin sorunu değil, bir ruh çağrısıdır.

Psikolog Hanife KOŞAR

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.