Türkiye sağlıkta büyük bir dijital dönüşüm yaşıyor.
Artık hastanelerde neredeyse her şey elektronik sistemlerle yürüyor.
Kağıt yok, dosya yok. Her şey ekranda, bulutta, sistemde.
Ama kimsenin yüksek sesle sormadığı bir soru var:
Bu kadar veri nereye gidiyor?
---
Sağlık verisi sıradan bir bilgi değildir.
Bir insanın genetik yapısını, hastalık geçmişini, yaşam tarzını, hatta gelecekte neye yakalanabileceğini bile anlatır.
Tüm ülkenin sağlık verisi bir araya geldiğinde ortaya devasa bir biyolojik harita çıkar.
Yani sadece insanlar değil, aslında ülkenin genetik hafızası oradadır.
Bu veriler doğru ellerde sağlık planlaması için kullanılabilir, evet.
Ama yanlış ellerde çok daha tehlikeli bir hal alır.
Bir ülkenin genetik yapısını, kronik hastalık oranlarını, yaşlanan nüfusunu bilen biri — o ülkenin geleceğini de okur.
İşte bu yüzden sağlık verisi sadece gizlilik değil, ulusal güvenlik meselesidir.
---
HIMSS gibi uluslararası sistemler bu süreci yönlendiriyor.
Kâğıt üzerinde amaç, hastaneleri dijitalleştirmek, kaliteyi artırmak.
Ama bu sistemlerin altyapısı, yazılımları, sunucuları çoğu zaman yabancı firmalara ait.
Yani bizim verilerimiz, bizim sınırlarımızın dışında bir yerlerde dolaşabiliyor.
Modernleşme güzel, ama bu haliyle veri egemenliği elden gidiyor.
Veriyi kim kontrol ederse, o ülkenin sağlık sistemini de, ekonomik yapısını da, kriz yönetimini de kontrol eder.
Bu sessiz ama çok güçlü bir bağımlılıktır.
---
Bir zamanlar güvenlik deyince akla sınır, asker, silah gelirdi.
Bugün güvenlik artık veriyle, teknolojiyle ölçülüyor.
Savaşlar tanklarla değil, veri merkezlerinde yapılıyor.
Bir ülkenin sağlık verisi dışarıdaysa, o ülke aslında çıplak kalmıştır.
Çünkü o verilere erişen biri, hangi şehirde hangi hastalıkların arttığını, hangi bölgede sağlık altyapısının zayıf olduğunu bilir.
Bu bilgi, gerektiğinde ekonomik baskı, gerektiğinde biyolojik manipülasyon aracı olur.
---
Kamu hastaneleri sadece tedavi merkezleri değildir.
Onlar aynı zamanda devletin veri kaleleridir.
Her hasta kaydı, her laboratuvar sonucu, bu ülkenin dijital güvenlik hattının bir parçasıdır.
Bu kaleleri korumak, sadece doktorların değil, devletin, ordunun, hatta her vatandaşın görevidir.
---
Antalya’da yapılacak HIMSS + Eurasia toplantısı kulağa modern bir fuar gibi geliyor.
Ama bu fuar, sağlık verilerinin geleceği açısından da kritik bir dönemeçtir.
Yenilikleri konuşalım, elbette.
Ama önce şu sorunun cevabını netleştirelim:
Bu sistemlerdeki veriler tamamen bizim kontrolümüzde mi?
Eğer cevabı “hayır”sa, o zaman modernlik değil, bağımlılık yaşıyoruz demektir.
---
Dijital sağlık önemli, ama egemenlikten vazgeçmeden.
Yerli yazılım, yerli sunucu, yerli güvenlik altyapısı olmadan yapılan her adım, görünmez bir risk taşır.
Unutmayalım:
21. yüzyılda ülkeler toprak kaybederek değil, verilerini kaybederek zayıflıyor.
Ve bir ülke verisini kaybederse, geleceğini de kaybeder.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gültekin Kutsal
Verilerimiz Elden Gidiyor mu?
Verilerimiz Elden Gidiyor mu?
Türkiye sağlıkta büyük bir dijital dönüşüm yaşıyor.
Artık hastanelerde neredeyse her şey elektronik sistemlerle yürüyor.
Kağıt yok, dosya yok. Her şey ekranda, bulutta, sistemde.
Ama kimsenin yüksek sesle sormadığı bir soru var:
Bu kadar veri nereye gidiyor?
---
Sağlık verisi sıradan bir bilgi değildir.
Bir insanın genetik yapısını, hastalık geçmişini, yaşam tarzını, hatta gelecekte neye yakalanabileceğini bile anlatır.
Tüm ülkenin sağlık verisi bir araya geldiğinde ortaya devasa bir biyolojik harita çıkar.
Yani sadece insanlar değil, aslında ülkenin genetik hafızası oradadır.
Bu veriler doğru ellerde sağlık planlaması için kullanılabilir, evet.
Ama yanlış ellerde çok daha tehlikeli bir hal alır.
Bir ülkenin genetik yapısını, kronik hastalık oranlarını, yaşlanan nüfusunu bilen biri — o ülkenin geleceğini de okur.
İşte bu yüzden sağlık verisi sadece gizlilik değil, ulusal güvenlik meselesidir.
---
HIMSS gibi uluslararası sistemler bu süreci yönlendiriyor.
Kâğıt üzerinde amaç, hastaneleri dijitalleştirmek, kaliteyi artırmak.
Ama bu sistemlerin altyapısı, yazılımları, sunucuları çoğu zaman yabancı firmalara ait.
Yani bizim verilerimiz, bizim sınırlarımızın dışında bir yerlerde dolaşabiliyor.
Modernleşme güzel, ama bu haliyle veri egemenliği elden gidiyor.
Veriyi kim kontrol ederse, o ülkenin sağlık sistemini de, ekonomik yapısını da, kriz yönetimini de kontrol eder.
Bu sessiz ama çok güçlü bir bağımlılıktır.
---
Bir zamanlar güvenlik deyince akla sınır, asker, silah gelirdi.
Bugün güvenlik artık veriyle, teknolojiyle ölçülüyor.
Savaşlar tanklarla değil, veri merkezlerinde yapılıyor.
Bir ülkenin sağlık verisi dışarıdaysa, o ülke aslında çıplak kalmıştır.
Çünkü o verilere erişen biri, hangi şehirde hangi hastalıkların arttığını, hangi bölgede sağlık altyapısının zayıf olduğunu bilir.
Bu bilgi, gerektiğinde ekonomik baskı, gerektiğinde biyolojik manipülasyon aracı olur.
---
Kamu hastaneleri sadece tedavi merkezleri değildir.
Onlar aynı zamanda devletin veri kaleleridir.
Her hasta kaydı, her laboratuvar sonucu, bu ülkenin dijital güvenlik hattının bir parçasıdır.
Bu kaleleri korumak, sadece doktorların değil, devletin, ordunun, hatta her vatandaşın görevidir.
---
Antalya’da yapılacak HIMSS + Eurasia toplantısı kulağa modern bir fuar gibi geliyor.
Ama bu fuar, sağlık verilerinin geleceği açısından da kritik bir dönemeçtir.
Yenilikleri konuşalım, elbette.
Ama önce şu sorunun cevabını netleştirelim:
Bu sistemlerdeki veriler tamamen bizim kontrolümüzde mi?
Eğer cevabı “hayır”sa, o zaman modernlik değil, bağımlılık yaşıyoruz demektir.
---
Dijital sağlık önemli, ama egemenlikten vazgeçmeden.
Yerli yazılım, yerli sunucu, yerli güvenlik altyapısı olmadan yapılan her adım, görünmez bir risk taşır.
Unutmayalım:
21. yüzyılda ülkeler toprak kaybederek değil, verilerini kaybederek zayıflıyor.
Ve bir ülke verisini kaybederse, geleceğini de kaybeder.